Ana içeriğe atla

Başarıda Şans mı Çalışmak mı Daha Etkili?

Az sonra okuyacağınız yazı, 2012 yılında sınıfımızda yapılan bir münazara yarışması için hazırladığım bir yazıdır. Münazara tartışma konusu "Başarı da şans mı çalışmak mı daha etkilidir?".
     
Benim başında olduğum grubun savunduğu görüş şansın daha etkili olduğunu savunacaktı. Öğretmenimiz bana bunu savunmam gerektiğini söylediğinde "kesin yenildik" dedim. Çünkü inancım çalışmaktan yanaydı. Çalışmak konusunda daha ikna edici deliller bulabilirdim. Tabi bana düşen konuyu araştırmaya başlayınca konu hakkında daha çok düşünme imkanı buldum:
     
"Şansın sözlük anlamı talih, dil derneğine göre ise rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç. Günlük hayatta da çok kullandığımız bir kelime.
     
Konumuz bugün 'başarıda şans mı çalışmak mı etkili?'. Biz doğaüstü güç olan şanstan yanayız.
     
Aslında hayatımızı belirleyen en önemli unsurlardan biri şanstır denebilir. Günlük hayatta hep kullandığımız kalıp cümlelerin içinde yer alır bu kelime, 'ne kadar şanslısın' , 'keşke sendeki şans bende olsaydı' gibi.
     
Başarı isteyen kişinin davranışlarına baktığımızda 'hırs, özveri, fedakârlık ve inanmışlık' olduğunu görürüz. Şans ise kişi bu davranışları sergilerken etrafında gezer.
     
Mesela Bill Gates daha lisedeyken dünyanın bir kaç programlanabilir bilgisayarından birini kullanma şansına sahip olmasaydı; Steve Jobs başka bir aileye evlatlık verilmeseydi veya Apple’dan ayrılmak zorunda kalmasaydı; Larry Page’le Sergey Brin tanışmasalardı (Google'ın kurucuları); siz üniversite seçme sınavında iki soru eksik ya da fazla yapsaydınız; Atatürk eğer Çanakkale Savaşı’nda göğsünde babasının saatini taşımıyor olsaydı sizce o şarapnel parçası Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş bir insanın o an ölmesine sebep olmaz mıydı? İçinde bulunduğumuz yaşamı, bu insanlar ellerine geçen bu şanslarla şekillendirdiler.
     
Unutmayınız ki şans sadece bizim verdiğimiz kararlar neticesinde ortaya çıkar.
     
'Olayların yaratıcısı insanlar değildir, olaylar insanların yaratıcısıdır', demiş Benjamin Disraeli.
     
Birçok başarı hikâyesine veya fiyaskoya baktığınızda söz konusu şahısların performanslarının yanı sıra kontrol edilemeyen faktörlerin de sonuca önemli ölçüde etki ettiğini görürüz.
     
'Sadece içlerinde bir mucize taşıdığına inanan insanlar muhteşem başarılar kazanabilirler'. Bu da Bruce Barton’ın bir sözü.
     
Ekonomistler niçin bu kadar çok matematikle, istatistikle uğraşırlar? Bütün olasılıkları hesap edebilmek için. Ekonomistler öngörmez, önünüze olasılıklar serer. Bunlardan bir tanesine de piyango vurur.
     
En basit örnek futboldan verilebilir. Kazakistan-Türkiye maçında Emre'nin ortasına enfes vuran Hamit'in golü yılın en iyi golü seçildi. Ertesi yıl Hamit'in şut tekniğini keşfeden dünyanın en iyi takımlarından Real Madrid Hamit'i transfer etti. Sizce Hamit o topa vurmadan önce gol gireceğinden emin miydi? Aynı şutu daha önce çalışmış mıydı ya da maça ben yılın golünü atacağım diye çıkan bir futbolcu gördünüz mü? O muhteşem golün dışarıya çıkma olasılığı da vardı ve topun girdiği yeri düşünürsek dışarı çıkma olasılığı girme olasılığından daha fazlaydı. Ve yine topun gittiği yeri düşünürsek kalecinin o topu çıkarma olasılığı çıkaramama olasılığından daha azdı. Olasılıklar o şutun yılın golü olmasına yardımcı oldu. Anlatmak istediğim hayatın her alanında bunun böyle olduğu.
Şans faktörü kendini bu pozisyonda öne çıkarıyor. Zaten futbolu ele alırsak kazanılan paranın büyük bir yüzdesini bir şekilde şansa bağlayabiliriz. Bu golü dünyanın en çok para kazanan futbolcusu gelse atamaz ama ‘şansı’ yaver giderse bilemem.
     
Bir gün bir filminde büyük çaba harcadığı, üzerinde çok çalıştığı bir buluşu firmalara tanıtmak için kapı kapı dolaşan bir adamın hikayesini izlemiştim. Adamın beş kuruş parası yok, eski püskü bir evi bir de küçük çocuğu var. Bir gün markete giriyor ve bir şeyler alıp çıkıyor, çocuğu içeride unuttuğunu fark ediyor. Geri döndüğünde bakıyor ki biri çocuğunu bulmuş. Çocuğu bulunan adam çok teşekkür ediyor sonra bulan kişi adamla çocuğu evine bırakmak istiyor. Baş aktörümüz yolda ona yaptığı makineyi anlatıyor. Evinin önüne geldiğinde kartını çıkarıp veriyor. Adam karta bakıyor ve daha önce gittiği ama içeri bile giremediği yerin başkanı olduğunu görüyor. Ertesi gün daha önce giremediği yere büyük ilgi ile giriyor. Yüksek yöneticilerle dolu toplantı odasına götürülüyor ve makinesini anlatması isteniyor. Sözü bittiği zaman herkes adamı alkışlıyor ve adam ünlü bir milyarder oluyor.
     
Sonuç olarak; başarılı olabilmek için çalışmak dışında yanımızda mutlaka ve mutlaka şansın da bulunması lazım. Bazen de yalnızca şansın kapıyı çalması gereklidir."

Bir lise II öğrencisinin münazara konusunda ilk deneyimi bu yazıyla başladı. Hangi tarafın daha inandırıcı olduğu sınıfa teker teker soruldu. Herkes bizim grubu daha "şanssız" görüyordu, savunduğumuz konu şans olduğu için. Tıpkı konuyu aldığımda benim "kesin yenildik" demem gibi. Ancak o da ne? Ya karşı grup çok beceriksizdi ya da gerçekten insanları etkileyebilmiştik çünkü çoğunluk bizi inandırıcı ve etkili bulmuştu ve biz kazanmıştık. 
     
Bu zafer, Dil ve Anlatım dersi hocamızdan okul münazara takımına davet almama sebep olmuştu. Ancak daha sonradan ya böyle bir takım kurmama kararı verdiler ya da benden vazgeçtiler. Çünkü bu davet geldikten sonra benimle bir daha iletişime geçmediler ve münazara kariyerim başlar gibi olup anında sonlandı.
     
Başarıda şans-çalışma ilişkisi yarı yarıya ayrılabilir. Ancak çalışmak faktörünün şansı doğuran en önemli etkenlerden biri olduğunu unutmamak gerekir. Yazıda dediğim gibi "şans insanın etrafında gezer; hırs, özveri, fedakarlık ve inanmışlık özelliklerini gösterirse".
     
Çalışmak bir pratik işidir ve pratik insanı harikalaştırır. Hırsla, azimle, özveriyle ve fedakarlıklarda bulunarak çalışın ancak tüm başarısızlıklarınıza rağmen şansın kapınızı her an çalabileceğini unutmayın ve UMUDUNUZU KAYBETMEYİN.






Yorumlar

  1. Teşekkürler . Sayende şansı en uygun biçimde savunucağım .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için çok teşekkür ederim. Sonuç hakkında da bilgilendirirsen beni çok sevinirim. :)

      Sil
  2. çok güzel oldu bu yazınıza denk gelmek. sanırım şanslıyım ;) oldukça işime yarayacak! münazarada umarım biz kazanırız(şansı savunacağız)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Etkileyici bir sunumla beraber umarım şans yüzünüze güler. :) Yardımcı olabildiysem gerçekten çok mutlu oldum.

      Sil
    2. kazandık! çalışmayı savunmalarına rağmen kazandık mutluyum teşekürler :)

      Sil
  3. Yazı için teşekkürler çalışmayı savunuyoruz ve bu yazıya karşı karşıt tez oluşturacağız:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başarılar dilerim :) "Çok okuyan mı çok gezen mi daha iyi bilir?" gibi bir konu "Başarıda çalışmak mı şans mı?" konusu. Birini diğerinden ayırmak mümkün değil. Yazıda şansı savunuyordum ancak çalışmayı da yerin dibine sokamadım dikkat ettiyseniz. Çünkü mümkün değil. Belki de bu yüzden kazandık ;) Ancak argümanlar hazırlanacak ve nihayetinde bu bir ikna meselesi :) Sonucu benimle de paylaşın lütfen.

      Sil
    2. Başta yapamayız diye düşündük fakat bugün yarışma çok güzel geçti onların savunduğu çoğu şeyi çürüttük ve üstüne söylemeyi unuttuğumuz şeyler bile kaldı ve sonuç olarak kazandık şimdi sıra diğer turda desteğiniz için teşekkürler. ☺️

      Sil
  4. size gerçekten çok teşekkür ederim.Sayenizde kesnikle münazara yarışmamızda birinci olacağız.Bu arada bende şansı savunuyorun tekrardan çok çko teşşekkürler

    YanıtlaSil
  5. biz 7. sınıfız ingilizce münazarada çalışmayı savunacağız o nedenle karşı bir fikrin ne diyebileceği hakkında fikrim oldu çok teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  6. Çok ama çok teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  7. Bir şey sorabilir miyim bunu slayt yaptım peki sen nasıl sundun belki daha mantıklı gelir onu yaparım

    YanıtlaSil
  8. Gerçekten çok güzel bir konuşma bende yarın veya ondan sonraki gün yarışıcağım inşallah kazanırız yeniden bu yazı için çok teşekkür ederim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beylikler #3 - Germiyanoğulları Beyliği Tarihi

Adının Menşei              On üçüncü yüzyılın sonlarında Kütahya çevresinde kurulan bu beyliğin adı konusunda başlangıçta Kirman mı yoksa Germiyan mı olduğu şeklinde bir okuma farklılığı ortaya çıkmışsa da, sonradan Germiyan olduğu kesinleşmiştir. [1]              Farsça kökenli bir kelime olan “Germiyan”, Türk topluluklarından bir aşiretin adı olarak kullanılmıştır. [2] Germiyan aşiretinin adı genellikle kaynaklarda “Etrak-i Germiyan” [3] veya “Türkan-ı Germiyan” şeklinde geçmektedir. Germiyan adı bir grubun adıdır ve başka beyliklerde görüldüğü gibi grubun(beyliğin) başındaki yönetici ailenin adı değildir. Germiyan Türkleri bu ismi Malatya çevresinde oturmuş oldukları aynı adla anılan bir yer adından almışlardır. Zira Selçuklu devrinde, Malatya yöresinde bir yer “Germiyan” adıyla anılmaktaydı. [4] Germiyan, Türk aşiretlerinden bir aşiretin adı iken sonradan beyliğin ve ailenin adı olmuştur. [5]              Ancak Germiyan beyliğinin kökeni mevzusunda bir ba

Kütüphaneden #4 - H. C. Armstrong - Bozkurt: Ama Nasıl Bozkurt

Kısa Kitap Tanıtımı:       Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde doğduğu çevreden Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan zamanı anlatırken ikinci bölümün sonu da Samsun’a gitmeden önce son buluyor. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde Birinci Dünya Savaşı sonundan başlayarak, Kurtuluş Savaşı ve modern Türkiye’nin inşası için yaptığı çalışmaları anlatarak kitabını sonlandırmış.       Biyografi türündeki kitabın orijinal adı Grey Wolf ’tur. İlk olarak 1932 yılında yayınlandı. Atatürk’ün sağlığında yayınlanan ilk Atatürk biyografisidir. Ancak kitabın yurda girişi Bakanlar Kurulu kararınca yasaklanmıştır.       Kitabın yazarı Harold Cortenay Armstrong(1892-1943) İngiliz ordusunda yüzbaşı olarak görev almıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Yemen’de Türklerin eline esir düşerek Türkiye’ye getirildi. Savaş bitmeden kısa bir süre önce görevlilere rüşvet vererek Türkiye’den kaçmayı başardı. İngilizlerin İstanbul’u işgalinden sonra İstanbul’da görevlendirildi.  1923 yılında Türk