IV. yüzyıl Roma tarihçisidir.
322-400 yılları arası yaşadığı düşünülüyor. ‘Res Gestae’ 31 ciltlik Roma Tarihi kitabının adıdır. Türk tarihi
açısından kayda değer bilgileri vardır. Bunun sebebi, Hunlardan bahseden ilk Roma
kaynağı olmasıdır.
Res Gestae, Tacitus’un
eserinin devamı şeklinde görülebilir. Nerva’nın ölümünden (98) Valens’in
ölümüne (378) olan olayları anlatmaktadır. Yazdıklarının çoğu günümüze
ulaşamamıştır. 353 yılından sonraki 18 kitap günümüzde bize bilgi veren
kaynaklar olarak bulunmaktadır. Tarihini; Tacitus, Herodotos, Strabon,
Xenophon, Josephus, Karrhai’li Magnus gibi antik çağ yazarlarının eserlerinden,
Roma’daki resmi belgelerden yararlanarak yazmış ve kendi gözlemlerini de ilave
etmiştir. Antik tarih yazıcılığının son temsilcisi olarak anılmaktadır.
Marcellinus’un ölümünden sonra Anonymus Valesi, kaldığı yerden tarihi olayları
anlatmaya devam etmiştir. Kitabından Hunlarla ilgili bir bölüm:
“Hunlar, Alanları mağlup edip
onlarla ittifak anlaşması yaptıktan sonra, onlarla birlikte oldukça zengin olan
Ermanarichus’un bölgesine çok kanlı ani saldırılarda bulundular. Oldukça
savaşçı olan Hunlar, komşu kavimleri korkutmuştur. Çünkü onların pek çok
yiğitlikleri vardır. Korku ile bu ani fırtınanın şiddetinde Ermanaric’e darbe
indirildi. O, uzun zamandır kendisini en iyi şekilde korumuş ve ayakta
durabilmişti…”
Ammianus Marcellinus, Hunlar
hakkında oldukça detaylı bilgiler de vermektedir. Nasıl göründükleri,
gelenekleri gibi konularda bilgilendirir. Meraklı okuyucuların bu konu hakkında
Ali Ahmetbeyoğlu’nun makalesinden (Marcellinus'un Türkler Hakkında Verdiği Bilgiler), Ammianus’un Hunlar ile alakalı
bilgiler verdiği birkaç paragrafı okuyabilirler.
Bir nokta oldukça ilginçtir.
Onları anlatmasına ve Hunların döneminde yaşamış olmasına rağmen onları ne
tanımış ne de görmüştür. Hunlar karşısında yenilmiş olan toplulukların
tarihçileri ve insanlarının onları tasviri sonucu abartılı ve objektif olmayan
birçok bilgi toplanmış. Kendisi, eserinde Hunlar hakkındaki bilgilerde kaynak belirtmemiş.
Marcellinus’un etkilendiği ve
kaynak olarak aldığı tarihçilerden birinin Herodotos olduğunu söylemiştim. Öyle
ki, Herodotos ve Marcellinus’un metinleri ve tasvirleri arasında paralellik, bu
iki ismi inceleyenler tarafından fark edilmiştir. Herodotos’un yıllar
öncesinden çeşitli kavimler hakkında verdiği bilgiler bir şekilde, yeni bir ‘Barbar’
kavim için de adı geçen tarihçi tarafından kullanılmış.
Marcellinus’a göre Hunlar; Her
türlü güzellikten yoksun, evlerde oturmayan, hatta damın başlarına çökeceği
endişesiyle hiçbir kapalı alanı adımını atmayan; erkekleri attan kadınları ise
arabadan inmediğinden ve eğri büğrü bacaklara sahip olduklarından yürümeyi
beceremeyen; teşkilattan, intizamdan, dini duygudan ve fare derilerinden
yaptıkları elbiseleri giyecek kadar medeniyetten yoksun; buna karşı silah
kullanmada, ata binmede ve harp etmede mahir, ebedi yurtsuzdurlar.
Tabi ki tüm bu söylenenler bir
tiksintinin, nefretin ürünüdür ve objektif açıdan bir geçerliliği yoktur. Başka
bir önemli kaynak olan Priskos ve zamanla çoğalan kaynaklar daha ayrıntılı ve
doğru tasvirler sunmuşlar.
Bakınız ne kadar güzel söylemiş aslında; "Gerçeğin dili sade ve her zaman basittir."
Yorumlar
Yorum Gönder