Sosyal
etki; insanların algılarının, düşüncelerinin ve davranışlarının diğer
insanların gerçek veya hayali varlıklarından etkilenmesidir. Bu durum
genellikle otomatik olarak, yani kendi kendine gerçekleşen bir süreçtir.
İnsanlar çoğunlukla diğer insanların varlığının kendi üzerlerinde yarattığı bu
etkinin farkına bile varmazlar.
Gelelim bu yazıda değinmek istediğim asıl konuya. Çoğunluğun üzerimizde hatırı sayılır bir etki bıraktığı tartışılmaz. Peki, her zaman çoğunluktan mı etkileniyoruz, azınlığın da üzerimizde bir etkisi olabilir mi? Azınlığın üzerimizde bir etkisi varsa bu etkinin çoğunluk etkisinden farkı nedir? İnsanlar hangi koşullarda azınlığın fikirlerinden etkilenmeye başlarlar? Şimdi kısaca bu sorulara açıklık getirmek istiyorum.
Yararlanılan Kaynaklar:
http://www.wiki-zero.co/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvTWFydGluX0x1dGhlcl9LaW5n
Sosyal
etki, bireyde yarattığı baskı derecesine göre çeşitlerine ayrılır. Bunlardan
biri ise uyma davranışıdır. Uyma davranışı, karşıdan açık bir rica olmaksızın
bireyin kendi isteğiyle grup normlarına göre davranışlarını, düşüncelerini veya
algılarını değiştirmesidir. Burada grup normu ile kastedilen çoğunluğun görüşleridir.
Birçok çalışma çoğunluğun görüşlerinin, insanlar üzerinde ne kadar etkili
olduğunu göstermiştir.
1950’li
yıllarda sosyal psikolog Solomon Asch tarafından yürütülen deney grup baskısı
ve uyma davranışının boyutları hakkında birçok ipucu veriyor.
Gerçeğin
çok belirgin olmasına rağmen deneyin sonucunda katılımcıların %37’si yanlış
cevabı veren çoğunluğu sürekli olarak takip ettiler. Üstelik çoğunluğa uymaları için kimse onları zorlamadı ve bir
yönlendirmede bulunmadı. Bu yüzden Asch’a göre "Çoğu sosyal eylem, ortamlarında anlaşılmalı ve izole edildiğinde anlamı yitirilmelidir."
Neden
uyma davranışı gösteririz?
1) Haklı Olma İhtiyacı:
Bilgilendirici Sosyal Etki
Uyma davranışının altında yatan iki ana nedenden ilki haklı
olma ihtiyacı hissetmemizdir. Bazı durumlarda doğru davranışın ne olduğuna emin
olamayız. Bu durumlarda çoğunlukla çevremizdeki diğer insanları bilgi kaynağı
olarak görürüz. Onların kararlarının doğru olduğunu düşünüp, onların tarafında
yer alırız. Diyelim ki öğretmeniniz sınıfta bir soru sordu ve siz sorunun
cevabından emin değilsiniz. Bu durumda çoğunluk hangi şık için parmak
kaldırıyorsa sizde o şık için parmak kaldırıyorsunuz. Eminim bu durum çoğu öğrencinin en az bir kez
başına gelmiştir. Daha güncel bir durumdan da örnek vermek istiyorum. Çiftlik Bank dolandırıcılığını hepimiz
duymuşuzdur. Yapılan bir röportajda Çiftlik Bank mağduru olan birinin “Çiftlik
Bank’a neden üye oldunuz ?” sorusuna verdiği “Bu kadar insan aptal olamaz”
cevabı da bu durum için güncel bir örnek teşkil ediyor. Kısacası, -kötü sonuçlar doğurabilmesine rağmen- her zaman doğru tarafta bulunduğumuza emin olmak istiyoruz.
2) Dışlanma Korkusu: Normatif Sosyal Etki
Evet! Dışlanmaktan, normalden sapmış ve garip görünmekten korkuyoruz. Neden diğer insanlara uyuyoruz sorusunun ikinci bir cevabı ise tam olarak bu korkularımız. Çevremiz tarafından beğenilmek, sevilmek ve kabul görmek istiyoruz. Hepimiz az ya da çok bu durumun etkisi altına giriyoruz. Moda endüstrisinin günümüzde böyle büyük bir yere sahip olmasının nedeni bu etkiden fazlası değildir. Normatif sosyal etki toplum içinde bir ahenk ve uyum sağlanmasında da büyük rol oynar. Fakat bir grup içinde sürekli uyum halinde olmak aynı zamanda o grupta çeşitliliğin de az olması anlamına gelir. Bu durumun o grup için köreltici bir hal aldığına da değinmek gerekir.
Her zaman çoğunlukla birlikte mi hareket
ediyoruz?
Gelelim bu yazıda değinmek istediğim asıl konuya. Çoğunluğun üzerimizde hatırı sayılır bir etki bıraktığı tartışılmaz. Peki, her zaman çoğunluktan mı etkileniyoruz, azınlığın da üzerimizde bir etkisi olabilir mi? Azınlığın üzerimizde bir etkisi varsa bu etkinin çoğunluk etkisinden farkı nedir? İnsanlar hangi koşullarda azınlığın fikirlerinden etkilenmeye başlarlar? Şimdi kısaca bu sorulara açıklık getirmek istiyorum.
Genel
kanının aksine toplumsal değişim her zaman çoğunluğa uyma davranışıyla
gerçekleşmez. Uyma davranışından yola çıkarak toplumdaki normların değişimini
açıklamamız mümkün değildir. Serge Moscovici insanların her zaman çoğunluğa
uymadıklarını, bazı durumlarda itaat etmediklerini ve uyma davranışı
göstermediklerini vurgulamıştır. Sosyal etkinin çoğunluktan azınlığa doğru
olabileceği gibi azınlıktan çoğunluğa da olabileceğini belirtmiştir. Buna
azınlık etkisi denir. Moscovici’ye göre azınlık gruplar da bireyler üzerinde
bir etki bırakabilir. Toplumdaki dönüşümün, yeniliğin temelini de bu etki oluşturur.
Azınlık etkisinin çoğunluk etkisinden farkı
nedir?
Eğer çevrenizde fikir birliğinde olan bir
çoğunluk varsa, siz de o grup normunun baskısını üzerinizde hissedersiniz.
Çevremizden, normatif sosyal etkiyi fazla hissettiğimizde Asch’in deneyinde
olduğu gibi sadece diğer insanlar tarafından dışlanmamak, garip algılanmamak
için uyma davranışı gösterebiliriz. Böyle durumlarda, kendi inançlarımızda
hiçbir değişiklik olmaksızın, sadece göstermelik olarak davranışlarımızı diğer
insanlara göre değiştirebiliriz. Çoğunluk grupların üzerimizdeki etkisi çoğu
zaman bu şekilde olur.
Fakat
çoğunluğa uymayarak azınlığın yanında yer almayı seçme durumu farklı bir
dinamiğe sahip. İnsanlar içinde bulunduğu grup tarafından reddedilmeyi,
dışlanmayı göze alarak çoğunluğun fikirlerini reddediyorsa; bu, başka bir fikri
benimsedikleri, alternatif fikirleri üreten kişileri bilgi kaynağı olarak
gördükleri anlamına gelir. Yani çoğunluk gruplar birey üzerinde genellikle
normatif sosyal etki bırakırken, azınlık gruplar ise birey üzerinde
bilgilendirici sosyal etki bırakır. Kısacası, grup normlarına göre hareket ettiğiniz zaman bunu sadece
çoğunluk tarafından dışlanmamak için yapabiliyorsunuz. Fakat azınlık bir grup tarafından
etkilenmeye başladığımız zaman, genellikle azınlık grubun fikirlerini gerçekten
benimseyerek uyma gösteriyoruz.
Azınlık
etkisi neden önemlidir?
Grup
normlarına uyma göstermemek ve bunu açıkça ifade etmek her zaman kolay
değildir. Çok daha kötüleri de
olabileceği gibi, toplumdan dışlanmak, insanlar tarafından normalden sapmış
olarak görülmek gibi bedelleri olabilir. Fakat sürekli olarak, körü körüne çoğunluğu
takip etmek bizi yanlışa sürükleyebilir. Tarihte bunun örnekleriyle trajik bir
biçimde sık sık karşılaşırız. İkinci Dünya Savaşı sırasında binlerce insanı
etkisi altına alan Nazizm ideolojisi bu durumun en belirgin örneklerinden biridir.
Yazının başında bahsettiğim deney, herkes tarafından “Uyma Deneyi” olarak
bilinse de Asch, yaptığı deneyle çoğunluğa uymamanın da mümkün olduğunu gözler
önüne sermek istemiştir. Çünkü katılımcıların %25’i her zaman doğru olduğunu
düşündükleri cevapları vererek, hiçbir
zaman çoğunluğa uyma göstermemişlerdir.
Herkesin uyum içinde olduğu bir grupta yenilik
yapmak olanaksızdır. Grup içinde karşıt fikirlerin bulunması ve bir çatışma
ortamının olması o grupta yaratıcılığın, problem çözme becerilerinin ve farklı
stratejiler geliştirmenin de önünü açar.
Başlıca
birçok toplumsal hareket de azınlık gruplar tarafından başlatılmıştır. Eğer
fikirlerini açığa vurmaktan kaçınmayan azınlıklar olmasaydı toplumda değişim ve
yenilik düşünülemezdi.
Şiddete
dayanmayan direnişiyle Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin lideri Mahatma Gandhi şunları söyler:
“Çoğunluğun onayı, yanlışı doğru yapmaz.”
“Güç, fiziki kapasiteden değil boyun eğmeyen iradeden gelir.”
Mahatma
Gandhi’nin şiddetten uzan sivil itaatsizlik felsefesinin takipçisi, Amerikan yurttaş hakları hareketi
önderi ve 1964 Nobel Barış Ödülü’nün sahibi Martin Luther King der ki:
“Beni korkutan kötülerin baskısı değil,
iyilerin kayıtsızlığı.”
Eğer
yukarıda bahsettiğim bu insanlar bulundukları grup içinde bir çatışma
yaratmaktan kaçınıp, doğru bulmadıkları halde, dönemin toplum ve düşünce
yapısını olduğu gibi kabul etselerdi muhtemelen şuan isimlerini bilmiyor
olurduk.
İnsanlar hangi koşullarda azınlığın fikirlerinden etkilenmeye
başlarlar?
Doğası
gereği, çoğunluk grupların güçleri sayılarının çokluğundan gelir. Azınlık
gruplar ise güçlerini davranışlarının stilinden yani tutumlarından alırlar.
Moscovici’ye göre azınlık grupların bireyler üzerinde etkili olabilmesi için
savundukları fikirlerde tutarlı ve istikrarlı olmaları şarttır. Bir fikri
savunurken tutarlı olabilmek için bu fikirlerin kendi içlerinde bir çelişki
barındırmamaları gerekir. Yani bir şeyi savunmadan önce neyi savunduğunuza emin
olmalısınız. İstikrarlı olmak ise kararlılık ve sabır gerektirir. Doğru
olduğuna inandığınız düşünce her ne ise sonuna kadar yılmadan onu savunmanız
istikrarlı olduğunuz anlamına gelir. Aynı zamanda, tutarlı ve istikrarlı bir
şekilde kendi görüşünüzün arkasında dururken katı olmaktan kaçınarak esnek bir
tutum sergilemelisiniz. Açık görüşlü, hoşgörülü, nesnel olmalı ve farklı
fikirleri de değerlendirebilmelisiniz.
Kısacası,
savunduğunuz fikrin yanı sıra, o fikrin arkasında durma ve savunma şeklinizle
de insanları etkilemeli ve düşünmeye sevk etmelisiniz. Yeteri kadar ve doğru
şekilde mücadele edildiğinde azınlıklar, grup normlarını değiştirme gücüne
sahiptirler. İnsanlık tarihi bu mücadeleye
her zaman tanıklık etmiştir.
Mutlaka
izlenmeli: 12 Angry Men (1957)
Filmde
kenar mahallede yaşayan bir genç, babasını öldürmekle suçlanıyor. Suçun
işlendiğine dair birçok delil ve görgü tanığı var. Genç, suçlu bulunduğu
takdirde idam cezası alacak. Aslında herkesin gözünde sonucu çoktan belli olan
bir dava… Hâkim son sözü jüriye bırakıyor. 12 jüriden oluşan grup karar vermek için
tartışmaya bile gerek duymadan oylama yapıyor. Tüm jüriler gencin suçlu olduğu
yönünde oy kullanırken yalnızca bir jüri oyunu “suçlu değil” olarak kullanıyor
ve konu üzerine biraz daha tartışmak istediğini söylüyor. Jürilerin ortak bir
karara varma sürecini anlatan bu film, dönemin Amerikan yargı sistemine ve jüri
sistemine ağır bir eleştiri olmakla kalmayıp, evrensel boyutta adalet ve toplum
üzerine düşünmeye sevk ediyor. İzlenmeye değer.
“Her zaman bir tane çıkar.”
Yararlanılan Kaynaklar:
Kassin, S., Fein, S., & Markus, H.
R. (2016). Social Psychology. (10th
ed.). San Francisco: Cengage Learning
http://www.wiki-zero.co/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvTWFydGluX0x1dGhlcl9LaW5n
Yorumlar
Yorum Gönder