Ana içeriğe atla

Kızıllık

Yazı yazıyorum bazen açıp bilgisayarı veya elime iki üç karalama kağıdı alıp kapatıyorum kulaklarımı, hiçbir ses duymamak sadece ama sadece yazıya odaklanmak için. Sonra parlayıveriyor ışık gözüme… Ben, ben unutuyorum bazen ne yaptığımı, evet yine unutmuştum, kaç saat olmuştu yazmaya başlayalı, ne ara hava kararmış ve ben ışığı açmıştım? Hiçbir fikrim yok…

Duvarlara uzunca bakmışım, hatta sıkılmışım renklerinden. Ne yapmam gerekli? Yeni bir renkle mi süslemeliydim duvarları? Peki, neden? Yine sıkılmayacak mıydım? Bilmem, belki bu sefer sıkılmam. Ama bu sefer öyle bir renk olmalı ki çok sevmeliyim. Belki mavi… Hani baktığında sevdiğin kızın gözlerini hatırlatırcasına mavi, yahut daha dün gezdiğin sahilin mavisi. Bir şeyler hatırlatmalı o mavi bana, beni mutlu etmeli. Ya sıkılırsam maviden yada daha önceden boyadıysam maviye duvarı ve üstüne başka renkler de sürmüşsem. Yok mavi olmasın. İlk aklıma o geldiğine göre kesin önceden boyamışımdır o renge ben duvarları. En iyisi siyah olsun, sıkılınca kırmızı noktalar serperim ben üstüne. Belki hiç sıkılmam, ışığı da açmam, karanlıkta rengi de fark etmem. Peki ya sabah, sabah ne yapacağım? Hiç sevmem ben güneşi. Ama mecbur kılmışlar, günün büyük bir çoğunluğunu onun benim yüzüme vuran ışığı ile yaşamayı. Gece adamıyım ben belki onun için siyaha boyamak istedim duvarları. Ay’ın gölgesi düşsün duvarlarıma, belki yansır. Siyah çeker belki o göz kamaştırıcı devasa griliği. Sahi nereden geldik biz buraya? Boya diyordum. Peki, siyah da duvarları ilk boyadığım renk ise. Aman ne olacak ki siyah bu, her yere yakışır. Olmaz, olamaz ne diye anlaştık? Farklı bir renk. Öyle farklı ki unuttursun bana her şeyi. Bir boyadan çok mu medet umuyorum ne? Biri duysa kafamdaki bu düşünceleri güler mi, yoksa kaçıp uzaklaşır mı? Belki bunun için yazıyorumdur, kafamdaki düşünceleri unutmak veya bir gün birilerine okutmak için. Tamam buldum kızıl olsun duvarlar, sadece bir yer siyah kalsın. Hele bir gece olsun, orası da alır kızıl rengini.

Tamam sıkıldım, bu kadar düşünce ve yazı yeter, vakit kızıla çalınmasında duvarların.


Eline alınca fırçayı

Ve duvar kavrayınca her fırça darbesiyle o kızıl rengi

Anlamıştı, büyük bir işe kalkıştığını adamın

En hassas yaralarını örten duvarlar

Artık üstüne gelmiyordu


Sanki ona bir şeyler söylemek istermişçesine

Genişliyordu odalar, büyüyordu duvarlar

Bu gece ne oluyor?

Bir apartman dairesinde

Tek başına bir genç

Ve kızıla boyalı duvarları

Sadece biri siyah

Fakat onunda üstünde benek benek kızıllık gezmekte

Bu gece keskin bir silah sesiyle bölündü

Fırçayı tutan adam yere yığıldı

Son yazdıkları işte tamda bunlardı.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başarıda Şans mı Çalışmak mı Daha Etkili?

Az sonra okuyacağınız yazı, 2012  yılında sınıfımızda yapılan bir münazara yarışması için hazırladığım bir yazıdır. Münazara tartışma konusu "Başarı da şans mı çalışmak mı daha etkilidir?" .       Benim başında olduğum grubun savunduğu görüş şansın daha etkili olduğunu savunacaktı. Öğretmenimiz bana bunu savunmam gerektiğini söylediğinde "kesin yenildik" dedim. Çünkü inancım çalışmaktan yanaydı. Çalışmak konusunda daha ikna edici deliller bulabilirdim. Tabi bana düşen konuyu araştırmaya başlayınca konu hakkında daha çok düşünme imkanı buldum:       "Şansın sözlük anlamı talih, dil derneğine göre ise rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç. Günlük hayatta da çok kullandığımız bir kelime.       Konumuz bugün 'başarıda şans mı çalışmak mı etkili?'. Biz doğaüstü güç olan şanstan yanayız.       Aslında hayatımızı belirleyen en önemli unsurlardan biri şanstır denebilir. Günlük hayatta

Beylikler #3 - Germiyanoğulları Beyliği Tarihi

Adının Menşei              On üçüncü yüzyılın sonlarında Kütahya çevresinde kurulan bu beyliğin adı konusunda başlangıçta Kirman mı yoksa Germiyan mı olduğu şeklinde bir okuma farklılığı ortaya çıkmışsa da, sonradan Germiyan olduğu kesinleşmiştir. [1]              Farsça kökenli bir kelime olan “Germiyan”, Türk topluluklarından bir aşiretin adı olarak kullanılmıştır. [2] Germiyan aşiretinin adı genellikle kaynaklarda “Etrak-i Germiyan” [3] veya “Türkan-ı Germiyan” şeklinde geçmektedir. Germiyan adı bir grubun adıdır ve başka beyliklerde görüldüğü gibi grubun(beyliğin) başındaki yönetici ailenin adı değildir. Germiyan Türkleri bu ismi Malatya çevresinde oturmuş oldukları aynı adla anılan bir yer adından almışlardır. Zira Selçuklu devrinde, Malatya yöresinde bir yer “Germiyan” adıyla anılmaktaydı. [4] Germiyan, Türk aşiretlerinden bir aşiretin adı iken sonradan beyliğin ve ailenin adı olmuştur. [5]              Ancak Germiyan beyliğinin kökeni mevzusunda bir ba

Kütüphaneden #4 - H. C. Armstrong - Bozkurt: Ama Nasıl Bozkurt

Kısa Kitap Tanıtımı:       Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde doğduğu çevreden Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan zamanı anlatırken ikinci bölümün sonu da Samsun’a gitmeden önce son buluyor. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde Birinci Dünya Savaşı sonundan başlayarak, Kurtuluş Savaşı ve modern Türkiye’nin inşası için yaptığı çalışmaları anlatarak kitabını sonlandırmış.       Biyografi türündeki kitabın orijinal adı Grey Wolf ’tur. İlk olarak 1932 yılında yayınlandı. Atatürk’ün sağlığında yayınlanan ilk Atatürk biyografisidir. Ancak kitabın yurda girişi Bakanlar Kurulu kararınca yasaklanmıştır.       Kitabın yazarı Harold Cortenay Armstrong(1892-1943) İngiliz ordusunda yüzbaşı olarak görev almıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Yemen’de Türklerin eline esir düşerek Türkiye’ye getirildi. Savaş bitmeden kısa bir süre önce görevlilere rüşvet vererek Türkiye’den kaçmayı başardı. İngilizlerin İstanbul’u işgalinden sonra İstanbul’da görevlendirildi.  1923 yılında Türk