Ana içeriğe atla

Ankara'nın İlk İngiliz Büyükelçisi ve Türkiye'deki Faaliyetleri

Ronald Charles Lindsay (1877-1945), İngiliz hariciyecidir. 1925-1926’da Ankara’da İngiltere büyükelçisi görevinde bulunmuştur. İngiltere Büyükelçiliği Lindsay zamanında Ankara’ya taşındı.


R. C. Lindsay 3 Mayıs 1877’de doğdu. 1913-1919’da Mısır’da İngiltere’nin mali işler ofisinde, 1919-1920’de A.B.D.’de Washington büyükelçiliğinde görev aldı. 1920’de Fransa’ya tam yetkili elçi olarak gönderildi. 1921-1924’te İngiltere’de Dışişleri Bakanlığı’nda görevli idi. 1925-1926’da Türkiye’de, 1926-1928’de Almanya’da büyükelçi oldu. 1928’de İngiltere’ye döndü. İki yıl Londra’da Dışişleri Bakanlığı’nda kaldıktan sonra, 1930’da Washington’a büyükelçi olarak gitti. Bu görevde 1939’a kadar kaldı ve emekli oldu. 21 Ağustos 1945’te vefat etti.

İngiltere, İstanbul Yüksek Komiseri Rumbold’un yerine 22 Ocak 1924’te Ronald Charles Lindsay’ı İstanbul’a diplomatik temsilci olarak atadı. Lindsay 12 Şubat’ta İstanbul’a ulaştı.

Lindsay, İngiliz Dışişleri Bakanlığı'na yeni başkenti kısa ve düzenli aralıklarla ziyaret etmeyi önerdi. Bu aşamada herhangi bir bina inşa edilmeyip, bunun yerine otel ya da demiryolunda bir vagon tercih edilecekti. Lindsay’ın düşüncesi böyleyken İngiltere Dışişleri Bakanlığı 1924 yılı Nisan ayından itibaren elçilik faaliyetlerini yürütmek için Ankara’da bir bina arayışına başlamıştı. Arayışlar sonucunda belirlenen yere Parlamento, 7 Ağustos tarihli bir kayda göre Ankara için planlanan yapıya onay vermişti. Bu onay İstanbul Büyükelçiliği'ne telgrafla bildirilmiş ve elçiliğin hemen harekete geçmesi, detaylı bir inşaat planı üzerinde çalışılması, nihai planların ise İngiltere’de hazırlanacağı ifade edilmişti.

Lindsay’ın, 1924 yılının Eylül ayı içerisinde Ankara’ya giderek Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’e itimat mektubunu sunması planlanmıştı. Ancak Lindsay 1925 Mart ayına kadar Ankara’ya gitmeyecekti. Bu duruma Kasım ayı içerisinde TBMM’de yabancı temsilcilerin konut sorununun görüşüleceğine dair haberlerin etki ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim Henderson, 17 Eylül’de Dışişleri Bakanı Macdonald’a gönderdiği yazıda bu durumdan bahsetmekte ve Almanların Ankara’daki faaliyetleri üzerinde durmaktaydı. Buna göre Almanlar Cumhurbaşkanı Köşkü’nün bulunduğu Çankaya’da 17.000 Türk lirasına (2000 sterlin) yer almaya hazırlanıyordu.

Fransızlar da Ankara’daki gelişmeleri yakından takip etmekte, hatta bazı Fransız gazete muhabirleri 1924 yılının sonlarına doğru bizzat Ankara’ya gelip gözlemlerini kaleme almaktaydı. Böyle bir seyahatini haber eden Berthelet, yeni başkent Ankara’yı tozlu, kirli ve iç karartıcı olarak tasvir etmekteydi.

Musul görüşmeleri öncesinden Lindsay’ın kalacak yer sorunu geçici bir çözüm yolu olan kiralama usulüyle çözülmüş gibi görünse de kalıcı bir çözüme yönelik tartışmalar 1925 yılının son aylarından itibaren Avam Kamarasının gündemine gelmişti.

İstanbul’daki İngiliz Temsilcisi Lindsay, Kral V. George’nin talimatıyla 1 Mart 1925’te Türkiye Büyükelçisi olarak atandı. Lindsay ve erkânı Ankara’da geçirecekleri zaman içerisinde tren istasyonunda bulunan hususi vagonlarında kalacaklardı.

1926 Mart ayı sonuna kadar Londra’da kalan Lindsay, 2 Nisan’da Musul görüşmelerinde nasıl adımlar atması gerektiğine yönelik talimatlarla İstanbul’a döndü. Nisan ayı ortasında Ankara’ya geçti ve Musul Sorunu'na dair 5 Haziran 1926 tarihli antlaşmanın imzalanmasına kadar Ankara’da kaldı. Bu tarihten bir ay sonra, 5 Temmuz 1926’da, Türk Hükümeti, Salih Bey’in arazisini satın alarak İngiltere’ye devretti.

1926 yılı Ekim ayında Lindsay, Berlin Büyükelçiliğine atanırken, yerine 12 Ekim’de Sir George Clerk atandı.

Lindsay’in büyükelçi olduğu dönemde Musul Meselesi, İngiltere ve Türkiye arasındaki birinci gündem maddesiydi. Bu sebeple Lindsay, yaptığı görüşmeleri düzenli olarak İngiltere’ye rapor etmekte ve Türk tarafının düşüncelerini aktarmaktaydı.

Sir Ronald Lindsay, İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği 28 Ocak 1926 tarihli raporunda Türkiye Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey’le yaptığı görüşmeden sonra Türklerin Musul üstündeki iddialarından vazgeçmek niyetinde olduklarını ve artık savaştan da söz etmediklerini bildiriyordu.

Lindsay, 21 Nisan 1926 tarihli raporunda, Tevfik Rüştü Bey’in kendi ifadeleriyle “en nüfuzlu dostuna -Mustafa Kemal’e- danıştığını” söyleyerek 3 öneri de bulunur. 

a-Sovyetler'le ve Fransa'yla olduğu gibi bir dostluk anlaşmasının imzalanması
b-Brüksel Hattı'nın güneyindeki toprakların, gerekirse üçlü bir antlaşma ile kendi kendini tam olarak yönetebilen bir Irak devletine bırakılması
c-Irak petrollerinden Türkiye’ye hak tanınması

Sir Ronald Lindsay’in Ankara’dan gönderdiği 25 Mayıs tarihli raporda, toprak terki yerine Türkiye’ye 500.000 sterline kadar toplu bir ödeme teklifi sunduğunu bildirmektedir. Lindsay bu sırada Türk maliyesinin çok kötü durumda olduğunu belirtmektedir. Türk Dışişleri Bakanı, meslektaşları ve Başbakan’a danıştıktan sonra, topluca vardıkları sonucun İngiltere’nin teklif ettiği miktarın yetersizliği üzerinde yoğunlaştığını bildirmektedir. Tevfik Rüştü Bey 1909 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile yapılan ve Osmanlı Devleti’nin Bosna-Hersek’den vazgeçmesi karşılığında aldığı 2.200.000 sterlinden aşağı bir teklif kabul edemeyeceğini beyan ediyordu. Türk Dışişleri Bakanı karşı bir teklif olarak Türkiye’nin Osmanlı borçları konusunda hisse senedi sahipleriyle anlaşmaya varılmasından sonra bu anlaşmanın Türkiye’ye yükleyeceği ilk üç yılın faizini İngiltere ile Irak’ın birlikte ödemesini istedi. Tevfik Rüştü Bey, Türkiye’nin en az 1.000.000 sterline razı olabileceğini de ekledi.

Aynı konuda Sömürgeler Bakanlığı’ndan gelen 24 Mayıs 1926 tarihli bir yazıda Irak’taki İngiliz Yüksek Komiseri Dobbs’un “eğer Türkiye’nin 500.000 sterlini yeterli görme ihtimali yoksa, Büyükelçi Lindsay’e 1.000.000 sterline kadar teklifte bulunabilme yetkisinin tanınmasına ısrar ettiği" bildiriliyor. 26 Mayıs’da İngiltere Hükümeti 775.000 sterline kadar teklifte bulunabilmesinde Lindsay’i yetkili kılıyor. Lindsay ayrıca 27 Mayıs’da, Türkiye’ye 25 yıl için Türk Petrol Şirketi’nden %10 hisse teklif ettiğini de belirtmekteydi. 30 Mayıs’da ise Tevfik Rüştü Bey, 25 yıllık bir süre için %10’luk bir payın kabul edildiğini İngiliz Büyükelçisi'ne resmen bildirdi.

Neticede 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara’da Türkiye, İngiltere ve Irak hükümetleri arasında “Sınır ve İyi Komşuluk Antlaşması” adı altında bir antlaşma imzalanmıştır. Mesele diplomatik yollarla çözülmüştür.


Misak-ı Milli Sınırları

Lindsay, Halifeliğin kaldırılmasıyla ilgili İngiltere’ye bir rapor göndermiştir. 8 Şubat 1926 tarihli raporda “Laik Türkiye’nin Müslümanları, İngiltere İmparatorluğu için bir tehlike olmaktan çıkarmakta olduğu, Türkiye ile yakın ilişkilerin İngiltere’ye yarayacağını ve İngiltere’nin Musul Meselesi’ni Irak’ın kendi milli varlığını ulaştırmasına yeterli imkan sağlayan fakat Türkiye için de kabul edilebilir bir biçimde çözümlenmesi gerektiğini bildiriyordu.”

Ayrıca R. C. Lindsay Ankara’da İngiltere’nin büyükelçisi iken, 1926 yılında Çankaya’dan ve Ankara yakınından topladığı 87 bitki örneğini Kew Herbaryumu'na göndermiştir.

Ek Okumalar:

Ali Satan, İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye 1924, Tarihçi Kitabevi, Nisan 2013, İstanbul

Ali Satan, İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye 1925-1926, Tarihçi Kitabevi, Kasım 2013, İstanbul

Kaynakça:

Asuman Baytop, Anadolu'dan Bitki Örnekleri Toplamış Olan Arkeolog, Antropolog ve Diplomatlar, Osmanlı Bilimi Araştırmaları XIII/1, 2011, s. 81-100

Ayhan Aydın, Musul Meselesi 1900-1926, Turan Yayıncılık 

Emine Kısıklı, Yeni Gelişmelerin Işığında Geçmişten Günümüze Musul Meselesi, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı: 24, Kasım 1999-2003, s. 487-526

Kenan Ertürk, Tarihsel Süreçte Musul Sorunu (Kuzey Irak) ve Geleceğe Yönelik Öngörüler, Türk Yurdu Dergisi, Sayı: 290, Ekim 2011

Ufuk Erdem, İngiltere'nin Yeni Başkent Ankara'yı Kabullen(emeye)işi ve İngiliz Büyükelçilik Binasının İnşası, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 5, s. 2193-2227

https://en.wikipedia.org/wiki/Ronald_Lindsay

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başarıda Şans mı Çalışmak mı Daha Etkili?

Az sonra okuyacağınız yazı, 2012  yılında sınıfımızda yapılan bir münazara yarışması için hazırladığım bir yazıdır. Münazara tartışma konusu "Başarı da şans mı çalışmak mı daha etkilidir?" .       Benim başında olduğum grubun savunduğu görüş şansın daha etkili olduğunu savunacaktı. Öğretmenimiz bana bunu savunmam gerektiğini söylediğinde "kesin yenildik" dedim. Çünkü inancım çalışmaktan yanaydı. Çalışmak konusunda daha ikna edici deliller bulabilirdim. Tabi bana düşen konuyu araştırmaya başlayınca konu hakkında daha çok düşünme imkanı buldum:       "Şansın sözlük anlamı talih, dil derneğine göre ise rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç. Günlük hayatta da çok kullandığımız bir kelime.       Konumuz bugün 'başarıda şans mı çalışmak mı etkili?'. Biz doğaüstü güç olan şanstan yanayız.       Aslında hayatımızı belirleyen en önemli unsurlardan biri şanstır denebilir. Günlük hayatta

Beylikler #3 - Germiyanoğulları Beyliği Tarihi

Adının Menşei              On üçüncü yüzyılın sonlarında Kütahya çevresinde kurulan bu beyliğin adı konusunda başlangıçta Kirman mı yoksa Germiyan mı olduğu şeklinde bir okuma farklılığı ortaya çıkmışsa da, sonradan Germiyan olduğu kesinleşmiştir. [1]              Farsça kökenli bir kelime olan “Germiyan”, Türk topluluklarından bir aşiretin adı olarak kullanılmıştır. [2] Germiyan aşiretinin adı genellikle kaynaklarda “Etrak-i Germiyan” [3] veya “Türkan-ı Germiyan” şeklinde geçmektedir. Germiyan adı bir grubun adıdır ve başka beyliklerde görüldüğü gibi grubun(beyliğin) başındaki yönetici ailenin adı değildir. Germiyan Türkleri bu ismi Malatya çevresinde oturmuş oldukları aynı adla anılan bir yer adından almışlardır. Zira Selçuklu devrinde, Malatya yöresinde bir yer “Germiyan” adıyla anılmaktaydı. [4] Germiyan, Türk aşiretlerinden bir aşiretin adı iken sonradan beyliğin ve ailenin adı olmuştur. [5]              Ancak Germiyan beyliğinin kökeni mevzusunda bir ba

Kütüphaneden #4 - H. C. Armstrong - Bozkurt: Ama Nasıl Bozkurt

Kısa Kitap Tanıtımı:       Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde doğduğu çevreden Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan zamanı anlatırken ikinci bölümün sonu da Samsun’a gitmeden önce son buluyor. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde Birinci Dünya Savaşı sonundan başlayarak, Kurtuluş Savaşı ve modern Türkiye’nin inşası için yaptığı çalışmaları anlatarak kitabını sonlandırmış.       Biyografi türündeki kitabın orijinal adı Grey Wolf ’tur. İlk olarak 1932 yılında yayınlandı. Atatürk’ün sağlığında yayınlanan ilk Atatürk biyografisidir. Ancak kitabın yurda girişi Bakanlar Kurulu kararınca yasaklanmıştır.       Kitabın yazarı Harold Cortenay Armstrong(1892-1943) İngiliz ordusunda yüzbaşı olarak görev almıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Yemen’de Türklerin eline esir düşerek Türkiye’ye getirildi. Savaş bitmeden kısa bir süre önce görevlilere rüşvet vererek Türkiye’den kaçmayı başardı. İngilizlerin İstanbul’u işgalinden sonra İstanbul’da görevlendirildi.  1923 yılında Türk