Ana içeriğe atla

Atatürk Hakkında Yazılan Kitaplar #1: Kaimo'er


Mustafa Kemal Atatürk, hakkında pek çok kitap yazılmış, pek çok iddiada bulunulmuş liderlerden biridir. Yaşadığı çağda ve özellikle toplumunda büyük etki yaratmış, her konuda tam bağımsızlık taraftarı, değişimden korkmayan ve durmadan ilerlemeye çabalayan bir liderdi. 

Bu yazı dizisinde, Atatürk hakkında yazılmış pek çok kitaptan yalnızca 6 tanesini inceleyeceğim. Bu altı kitap da henüz o hayattayken yazılmış ve basılmış kitaplardı. Her yazıda yalnızca kitap hakkında belli başlı bilgiler vermekle birlikte serinin altıncı yazısında, bu altı kitapla ilgili bir sonuç bölümü de paylaşmış olacağım. 

Ayrıca, yazarların hepsinin yabancı olması kasıtlı bir tercihtir. Esas amacım, yabancı yazarların o dönem Türkiye'yi ve Mustafa Kemal Atatürk'ü nasıl tasvir ettikleri ve ülkelerine nasıl tanıttıklarını gözlemleyebilmektir.

İncelenecek Kitaplar:
  1. Xing Moqing - Kaimo'er
  2. F. Perrone Di San Martino - Ön Asya'nın Lideri Kahraman Mustafa Kemal
  3. Dagobert von Mikusch - Avrupa ile Asya Arasındaki Adam
  4. Emin Muhammed Said, Kerim Halil Sabit – Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Hayatı
  5. Charles Sherrill - Gazi Mustafa Kemal
  6. H. C. Armstrong - Bozkurt

İlk kitabımız Çin'den, Kaimo'er:




Türkler hakkında yazılmış en eski belgeler Çinliler tarafından yazıya geçirilmiştir. Bu konu hakkında okuma yapmak isteyenlere Ayşe Onat'ın 'Çin Kaynaklarında Türkler: Han Hanedanı Tarihinde Batı Bölgeleri' ve 'Han Hanedanı Tarihi' kitaplarını tavsiye edebilirim. Yüzyıllar geçti ve Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalara ayrılarak yıkılmasının ardından bir Osmanlı subayının kabiliyetleri ve öncülüğünde modern Türkiye Cumhuriyeti ortaya çıkarıldı. Bu üzerinde durulması gereken bir başarıydı. Bu başarının arkasında yer alan isim incelenmeliydi. Bu komutan ve devlet adamı kimdi ve nasıl başarmıştı?

Kitabın yazarı Xing Moqing, Beijing Bao olarak bilinen gazetenin önde gelen editörlerinden biriydi. Kaimo’er adını verdiği bu biyografisinin baskısı 4 Ekim 1933’te Shanghai’da Yeni Hayat Yayınevi tarafından yapıldı.[1]

Kitabın adı Çincenin dil özellikleriyle ilgili bir konudur. Çin, tarihi boyunca yabancı kişi ve yer isimleri Çince karakterlerle Çinceye uygun şekilde yazılmıştır. Bunu Hun İmparatorluğu’ndan itibaren inceleme imkanı bulabildiğimiz bütün belgelerde görebiliriz. Kemal, Çincede üç karakter ile ifade edilir ve Kaimo’er olarak okunur. Atatürk Çin’de bu isimle bilinmektedir.

Kitap 11 ana bölümden oluşuyor. Baskısı 2018 yılında Kopernik Kitap tarafından Giray Fidan’ın çevirisiyle okuyucuyla buluşmuştur. Kitabın içinde orijinal metni ve Türkçe ifadelerin Çincelerinin olduğu bir sözlük de bulunmaktadır. Kitabın bu şekilde tamamı 145 sayfadır.




Birinci bölümün adı ‘Festen Şapka’ya’ olarak belirlenmiş. Yazar, okuyucuda merak uyandıracak bir giriş yapmış ve direkt olarak bir devrimden ve etkilerinden bahsetmiştir. Bunu yaparken Xinhai Devrimi (1911) sonrası erkeklerin saçlarının arka kısmını uzatıp örme ve ön kısmını tıraşlama kuralını ortadan kaldırılmasını, festen şapkaya yapılan geçişe benzetmiştir. Şapka kanununun ardından çıkan ayaklanmaların Çin’de olduğu gibi zorla, güç kullanılarak bastırıldığını ve fesin artık tarihe karıştığını yazmıştır. Ancak bu kitap, kaynaksız yazıldığı için hangi olayları 'fesin kaldırılmasına tepki gösterenlere zor kullanıldı' diye yorumlamıştır bilememekteyiz. Çünkü resmi tutanaklarda şapka giymediğinden dolayı cezalandırılan tek bir kişinin bile kaydı yoktur. Çıkarılan ayaklanmalar dini bahane ederek, şeriat isteyen kesimler tarafından çıkarılmıştır. Bu ayaklanmalar da bu sebeplerle bastırılmıştır. 

Kısaca bu konu hakkında Müslüman toplumun tutumunu anlamak amacıyla bir örnek vererek konuyu daha iyi anlatabilirim. II. Mahmut (1808-1839), artık fes giyileceğini ilan eden ve zorunlu kılan padişahtır. Sultan II. Mahmut’un Müslüman topluma peygamberlerin, padişahların ve ulema sınıfının baş giysisi olan kavuk ve sargıyı kaldırıp yerine fes giydirmesini ulema ve hoca sınıfı hoş karşılamamıştır. Arnavutluk, Makedonya ve Bağdat’ta isyanlar çıkmış ve İstanbul’un Beyoğlu semtinde yüzlerce ev yakılmış olmasına rağmen Sultan II. Mahmut kararından dönmemiş, modern giysi ve fesi giydirmiştir. O dönem fesin dine aykırı olduğunu söyleyerek reddeden toplum 100 yıl sonra fes yerine şapkanın gelmesini de aynı sebeplerle reddetmiştir. 

Bu konuyla kitaba başladığı için 'merak uyandırıcı' tabirinin kullanılmasına sebep veren paragraflar bu bölümün son iki paragrafıdır. Sondan bir önce şunu demektedir; 

“Bir şapka meselesi için güç kullanmak 
tuhaf bir şey değil midir? 
Bu tarz küçük bir meseleyi büyüten Kemal Paşa,
tuhaf bir insan mıdır?”[2]

Bölüm içi son cümlesi biyografinin başlangıç cümlesi olmuştur:

“Onunla ilgili bilmek istediklerimizin daha ayrıntılı olabilmesi için 
onun çocukluk yıllarından anlatmaya başlamalıyız.”[3]

Bu tür bir giriş, bir biyografi kitabına başlamak için güzel bir başlangıç. Ardından Atatürk’ün çocukluğu ve katıldığı savaşları kronolojik olarak anlatılmıştır.

Bu kitapta Atatürk’ün doğum tarihi 1880 olarak verilmiştir. Ancak bildiğimiz ve kabul ettiğimiz tarih 1881’dir. Bu şekilde farklı bir bilgi paylaştığı diğer konu ise Mustafa Kemal’in Samsun’a gittiği vapurun adı meselesidir. Yazar bu vapurun adını bilinen adı olan Bandırma olarak değil, İnebolu olarak yazmıştır. Yazarın bu bilgiye ulaşmış olabileceği önemli bir kaynak vardır. Yunus Nadi 2 Temmuz 1927’de Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan makalesi’nde şöyle demektedir; “Gazi bilhassa son on, on beş senelik hayatının pek çok safhalarında yar ve yaveri olan muhterem Bolu mebusu Cevat Abbas Bey, dün reisicumhuru İstanbul’a isal eden Ertuğrul Yatı etrafında, hakikaten akıllara veleh (şaşkınlık) verecek dereceleri bulan tezahürat içinde ikide bir bize hep: Şu ulvi ve muhteşem levhaların yanı başında bir de İnebolu Vapuru ile Anadolu’ya gidişimizi koymalı, bu işin manası o zaman daha iyi, en iyi anlaşılır, diyordu.”[4] 

Bu iddiayı bu kitapta okumadan önce duymamıştım. Ancak dördüncü dipnottaki sitede 2 Temmuz 1927'de gazetede yayımlanmış bu yazının orijinal ve günümüzde kullandığımız alfabe ile yazılmış hali yer almaktadır. Ancak konunun baş karakteri Atatürk ve vapurda bulunan mürettebat, pek çok anı ve belgede İnebolu olarak değil, Bandırma olarak yazmışlar ve söylemişlerdir. Bu sebeple Bandırma isminin tartışılacak bir yanının olmadığını düşünüyorum. 

Festen şapkaya geçişi, kendi ülkesindeki saç devrimiyle benzerlik kurduğu için önemsemiş ve kitabına bu sebeple ilk olarak o konuyla başlamış olabilir. İkinci bölümle birlikte Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluk yıllarını anlatmaya başlamıştır. Üçüncü bölümde de aynı yıllardan bahsetmiştir. Dayısının çiftliğinden sonra okumaya devam etmesini kastederek bölümün başlığını ‘Büyük Bir İnsan Olmak İçin Hazırlık’ koymuştur.

Dördüncü bölümü Jön Türklere ve İttihat Terakki içindeki faaliyetlerine ve ilişkilerine ayırmıştır. Çinli yazar, Enver Paşa ile Mustafa Kemal Paşa arasındaki rekabetten ve ikili ilişkilerinden bahsetmeden geçmemiştir.[5]

Beşinci ve altıncı bölümlerde Çanakkale Savaşı’ndan İzmir’in işgaline kadar olan kısmı kaleme almıştır. Mustafa Kemal’in Gelibolu’daki başarısını kastederek onun hakkında “Kemal bir anda 300 milyonluk İslam dünyasının hayranlık duyduğu bir kişi haline gelmişti”[6] demiştir.

Altıncı bölüm yukarıda bahsettiğim ‘İnebolu Vapuru’ cümlesiyle son bulmakta ve Mustafa Kemal Samsun’a ayak basmaktadır.

Yedinci bölüm ile birlikte Moqing’in tabiriyle ‘Bozkırın Kükremesi’ başlar. Sonraki bölümlerde Mustafa Kemal’in sesini birkaç kere daha kükremeye benzetmiştir. İşte bunun başladığı yer Samsun’dur ve onun bu şehre ayak basmasıdır. Sekizinci bölüm Kurtuluş Savaşa’nın son zamanlarını konu alırken, dokuzuncu bölümle birlikte de Türkiye Cumhuriyeti yükselmeye başlamıştır.

Moqing, dokuzuncu bölümde Atatürk’ün yaptığı devrimlerden bazılarına değinmiş, açıklamış ve yorumlamıştır. Mesela “Kemal, hem siyaseti hem dini kontrol eden sultanlığı kaldırdı.”[7], “Eski takvimi kaldırdı ve sözde farklı bir dinin takvimi olan Batı takvimini kabul etti.”[8] ve “meşhur fesi kaldırdı.”[9] demiştir.

Türk Dilini nasıl bir yükten kurtardığını, “Türk yazısında 32 harf vardı fakat her bir harfin başta, ortada ve sonda farklı bir yazılma şekli olurdu ve bu da toplamda 96 harfe denk geliyordu. Bu çok zor bir alfabeydi.”[10] diyerek okuyucularına anlatmaya çalışmıştır. Çinlilerin kullandığı karakterli alfabeye de basit denemez. Ancak binyıllardır aynı alfabeyi kullandıkları ve geliştirdikleri için bu onlar için bir sorun yaratmıyor olabilir.

Mehmet Temel ‘Atatürk Devrimlerinin Çin Aydınlarınca Algılanışı ve XX. Yüzyılın İlk Yarısındaki Türkiye-Çin İlişkilerine Yansıması’ başlıklı makalesinde bu kitap dışında yayımlanan kitapların içerikleri ve kitapların yazarlarının Türk inkılaplarına bakışını başlıklar halinde genel hatlarıyla aktarmıştır.

Liu Ko-şu, Yeni Türkiye adlı kitabında Türkiye ilgili şu görüşlere yer vermektedir: 

Bizim vaziyetimiz tıpkı eski Türkiye’ninki gibidir. 
Türkiye tekrar kalktı ve yeni hayatına kavuştu. 
Bizim daha ne kadar gayret etmemiz lâzım!”[11] 

Bu satırlar yazıldığında henüz 1930’lu yıllardır. Günümüzde Türkiye ile Çin arasındaki yatırım gücü ve büyüme hızı farkları bilinmektedir.

Mehmet Temel makalesinde Xing Moqing ve kitabının ismini geçirmemiştir. Temel, makaleyi 2007 yılında yayımlamıştır. Kaimo’er kitabı 2018 yılında Türkiye’de basılmış bir kitaptır. Kitabın ‘Teşekkür’ kısmında şöyle yazmakta: “Bu kitap, Princeton Üniversitesi’nde TÜBİTAK desteği ile tamamladığım projenin sonuçlarından biri olarak ortaya çıkmıştır.”[12] Yani kitap son incelemelerin ardından uzun yıllar sonra gün yüzüne çıkarıldıysa Mehmet Temel makalesini yazarken bu sebeple kitaba ulaşamamış olabilir. Hatta, ‘Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Konusunda Yurtdışında Yayınlanmış Kitaplar Bibliyografyası’ kitabında da Xing Moqing’in adı yer almamaktadır. Buna rağmen böyle bir kitap vardır.

Onuncu bölümde yaptığı evlilikten bahsettikten sonra kitabına son vermiştir. Biyografiye güzel bir başlangıç yapan Xing Moqing, etkileyici bir de son paragraf yazmıştır: 

“Bu Doğulu büyük milleti, Batı kültürüne bağladı. Kendisi nasıldı peki? 
Şunu bilmek gerekir ki Kemal için yapılmış bir hatıra heykeli vardır. 
İstanbul Boğazı’nın kenarında, eski sultanın sarayının karşısında. 
Bu, çok da büyük olmayan, parlak, takım elbiseli, tıpkı yürür gibi haliyle, 
yüzü Küçük Asya’nın bozkırına dönük bir heykeldir. 
O, Avrupa’nın sonunda dimdik ayakta durmakta ve 
yüzü Doğu’ya dönük haldedir.”[13]

Mustafa Kemal Atatürk, Doğu’nun bütün baskı altında kalmış halklarını temsilen Avrupa’da dimdik ayakta durmaktadır. O yaşamı boyunca, Batılılaşmaktan ziyade çağdaşlaşmaktan bahsetti. Hatta yapılması gereken çağının da ötesine geçebilmekti. Çağı belirlemekti ve yaratmaktı. Moqing’in de vurguladığı gibi onun heykelinde yüzü Doğu’ya dönüktür. Bağımsızlığın sembolü olarak Batı’da durmaktadır.

Kısa ve hemen okunabilecek, Uzak Doğu'dan, bu topraklardan çok uzakta olan bir ülkeden Atatürk'e karşı olan bakış açısı sunulmuştur. Kendi kültürüyle benzerlikler kurması oldukça ilgi çekici bir anlatıma sebep olmuştur. Onun yapmaya çalıştıklarının ne kadar önemli olduğu bir daha gözler önüne serilmiştir.




[1] Xing Moqing, Kaimo’er, Kopernik Yay., İstanbul, 2018, s. 11.
[2] Xing Moqing, a.g.e., s. 17.
[3] Xing Moqing, a.g.e., s. 17.
[4] http://belgelerleyakintarih.com/2017/09/21/ataturk-anadoluya-bandirma-vapuru-ile-gitmemis/ Kaynak olarak verilen yazının orijinal gazete sayfası ve 50 sene sonra günümüz Türkçesi ile tekrar paylaşılmış gazete sayfasını sitede görmek mümkün.
[5] Bkz. s. 32.
[6] Xing Moqing, a.g.e., s. 37.
[7] Xing Moqing, a.g.e., s. 56.
[8] Xing Moqing, a.g.e., s. 56.
[9] Xing Moqing, a.g.e., s. 56
[10] Xing Moqing, a.g.e., s. 57..
[11] Mehmet Temel, Atatürk Devrimlerinin Çin Aydınlarınca Algılanışı ve XX. Yüzyılın İlk Yarısındaki Türkiye-Çin İlişkilerine Yansıması, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, sayı: 21 (2007), s. 108.
[12] Xing Moqing, a.g.e., s. 9.
[13] Xing Moqing, a.g.e., s. 64.

Yorumlar

  1. Casinos Near Me - Mapyro
    › casinos-and-resorts-near-me 울산광역 출장샵 › casinos-and-resorts-near-me 삼척 출장안마 If you're looking for an exciting gaming 서산 출장마사지 experience in Las Vegas, then you're in the right place. 부산광역 출장마사지 The best casino in the city 밀양 출장마사지 for you.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başarıda Şans mı Çalışmak mı Daha Etkili?

Az sonra okuyacağınız yazı, 2012  yılında sınıfımızda yapılan bir münazara yarışması için hazırladığım bir yazıdır. Münazara tartışma konusu "Başarı da şans mı çalışmak mı daha etkilidir?" .       Benim başında olduğum grubun savunduğu görüş şansın daha etkili olduğunu savunacaktı. Öğretmenimiz bana bunu savunmam gerektiğini söylediğinde "kesin yenildik" dedim. Çünkü inancım çalışmaktan yanaydı. Çalışmak konusunda daha ikna edici deliller bulabilirdim. Tabi bana düşen konuyu araştırmaya başlayınca konu hakkında daha çok düşünme imkanı buldum:       "Şansın sözlük anlamı talih, dil derneğine göre ise rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığına inanılan doğaüstü güç. Günlük hayatta da çok kullandığımız bir kelime.       Konumuz bugün 'başarıda şans mı çalışmak mı etkili?'. Biz doğaüstü güç olan şanstan yanayız.       Aslında hayatımızı belirleyen en önemli unsurlardan biri şanstır denebilir. Günlük hayatta

Beylikler #3 - Germiyanoğulları Beyliği Tarihi

Adının Menşei              On üçüncü yüzyılın sonlarında Kütahya çevresinde kurulan bu beyliğin adı konusunda başlangıçta Kirman mı yoksa Germiyan mı olduğu şeklinde bir okuma farklılığı ortaya çıkmışsa da, sonradan Germiyan olduğu kesinleşmiştir. [1]              Farsça kökenli bir kelime olan “Germiyan”, Türk topluluklarından bir aşiretin adı olarak kullanılmıştır. [2] Germiyan aşiretinin adı genellikle kaynaklarda “Etrak-i Germiyan” [3] veya “Türkan-ı Germiyan” şeklinde geçmektedir. Germiyan adı bir grubun adıdır ve başka beyliklerde görüldüğü gibi grubun(beyliğin) başındaki yönetici ailenin adı değildir. Germiyan Türkleri bu ismi Malatya çevresinde oturmuş oldukları aynı adla anılan bir yer adından almışlardır. Zira Selçuklu devrinde, Malatya yöresinde bir yer “Germiyan” adıyla anılmaktaydı. [4] Germiyan, Türk aşiretlerinden bir aşiretin adı iken sonradan beyliğin ve ailenin adı olmuştur. [5]              Ancak Germiyan beyliğinin kökeni mevzusunda bir ba

Kütüphaneden #4 - H. C. Armstrong - Bozkurt: Ama Nasıl Bozkurt

Kısa Kitap Tanıtımı:       Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde doğduğu çevreden Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan zamanı anlatırken ikinci bölümün sonu da Samsun’a gitmeden önce son buluyor. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde Birinci Dünya Savaşı sonundan başlayarak, Kurtuluş Savaşı ve modern Türkiye’nin inşası için yaptığı çalışmaları anlatarak kitabını sonlandırmış.       Biyografi türündeki kitabın orijinal adı Grey Wolf ’tur. İlk olarak 1932 yılında yayınlandı. Atatürk’ün sağlığında yayınlanan ilk Atatürk biyografisidir. Ancak kitabın yurda girişi Bakanlar Kurulu kararınca yasaklanmıştır.       Kitabın yazarı Harold Cortenay Armstrong(1892-1943) İngiliz ordusunda yüzbaşı olarak görev almıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Yemen’de Türklerin eline esir düşerek Türkiye’ye getirildi. Savaş bitmeden kısa bir süre önce görevlilere rüşvet vererek Türkiye’den kaçmayı başardı. İngilizlerin İstanbul’u işgalinden sonra İstanbul’da görevlendirildi.  1923 yılında Türk