Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bir Diziden Çok Müzik Kutusu: Suits

Pek çok insan için Prens Harry ile evlenip prenses olan kadın yalnızca Megan Markle adında bir Amerikalı oyuncuydu.  Ama bazıları için prens ile evlenen, Suits dizisinin Rachel Zane'i idi. Çalışkan bir avukat adayı olan Rachel Zane.  Seveni de çok sevmeyeni de. Dizideki rolünden bahsediyorum tabi ki. Prenses olduğu için kıskanıp üstünü karalamaya çalışanlardan değil. Sevmeyenler, oyunculuğunu sevmeyenler ve baş rolümüz Mike Ross'a yakıştırmadığı için sevmeyenler olarak da ayrılıyor galiba. Ancak beni ilgilendiren Rachel Zane'in pardon Meghan Markle'ın prenses olması ya da nasıl bir oyuncu olduğu değil.  Dean Lewis kimdir? Peki ya Tom Walker? Barns Courtney ismi ne ifade ediyor? The Heavy grubunu bilmek insana ne kaybettirebilir veya kazandırabilir?  Müzik ile ilişkiniz nasıldır bilmem. Hayatınızın neresinde konumlandırırsınız, hangi tarz müziklerden hoşlanırsınız bilmem. Eğer, önemliyse sizin için müzik ve yeni türlere açıksanız okumaya devam ed

"İzmir" Demem Yeterli Mi?

Mavinin ve yeşilin birlikteliğini göz alabildiğince önünüze seren bir yer İzmir. İzmir; Kimileri için yazlık mekanı, kimi için bir cennet, kimi için yaşanılacak tek yer, kimi için doğup büyüdüğü yer, kimi için ise geçim derdinin içinde önemi kalmamış, fark edilmemiş bir yer. İzmir'e ilk gittiğimde doğası ve nemli sıcaklığıyla daha önceden tanıştığım bir şehir olan Mersin'e benzettim. Fakat aslında çok daha farklı ve gizemli bir şehir İzmir. Büyük İskender'i, Roma İmparatorluğunu, daha eski medeniyetleri, Anadolu Beyliklerini ve Osmanlı'yı kendi topraklarında ağırlamış. Kendisi bir han ve hancı iken sahip olduğu güzelliğin kapısını tarihsel süreçte birçok misafire açmış ve onlardan her dönem bir tat, bir imza, bir yapı teslim almış. Tabi en kötü döneminde yani Yunan işgalinde iken o han ve hancı ağır yaralar alsa da Milli Mücadele'nin kararlı adımlarıyla bu işgalden kurtulmuş, tekrar dirilmiş ve coşkun bir Cumhuriyet şehri olmuş. İzmir'de ilk

Kütüphaneden #5 - Cengiz Dağcı'dan "O Topraklar Bizimdi" - Aytmatov'dan Gün Olur Asra Bedel

O TOPRAKLAR BİZİMDİ/CENGİZ DAĞCI DİKKAT: Spoiler içerir. Çukurca da halk Sovyet rejimi altında kolhoz idaresi ile yönetiliyordu. Halkın ektiği, sürdüğü, biçtiği ürün kendi boğazından çok kolhoz idaresiyle Sovyet rejiminin içinde eriyordu. Yani komünizmin o iddialı söylemi olan emek  gözlerden uzak bir hayal olmaktan başka bir şey ifade etmiyordu.               Köy halkından Reis Bilal kolhoz reisiydi fakat daha sonra Selim adında eğitimli genç bir Çukurcalı kolhoz reisi yapılmıştı. Selim'in akıl hocası Panteley Petroviç adlı biri vardır. Panteley, Selim'e komünizmi bir halkın kendisinin kuracağına inanmadığını ve güçlü bir kişinin halkı uyutarak bu ideolojiyi halka sirayet ettireceğini savunmuştur. Bunun için de güç ve baskı lazımdır. Kolhoz bu baskının bir örneğidir. Selim ise kandırılmış bir ifade ile komünizmi halkın kendi iradesiyle kurabileceğine inanmış ve bu ideoloji ile birlikte halkın eşitlik, özgürlük kazanacağını ve gelişim göstereceğini savunmuşt

Sosyal Etki ve Azınlığın Hafife Alınan Gücü

Sosyal etki; insanların algılarının, düşüncelerinin ve davranışlarının diğer insanların gerçek veya hayali varlıklarından etkilenmesidir. Bu durum genellikle otomatik olarak, yani kendi kendine gerçekleşen bir süreçtir. İnsanlar çoğunlukla diğer insanların varlığının kendi üzerlerinde yarattığı bu etkinin farkına bile varmazlar. Sosyal etki, bireyde yarattığı baskı derecesine göre çeşitlerine ayrılır. Bunlardan biri ise uyma davranışıdır. Uyma davranışı, karşıdan açık bir rica olmaksızın bireyin kendi isteğiyle grup normlarına göre davranışlarını, düşüncelerini veya algılarını değiştirmesidir. Burada grup normu ile kastedilen çoğunluğun görüşleridir. Birçok çalışma çoğunluğun görüşlerinin, insanlar üzerinde ne kadar etkili olduğunu göstermiştir. 1950’li yıllarda sosyal psikolog Solomon Asch tarafından yürütülen deney grup baskısı ve uyma davranışının boyutları hakkında birçok ipucu veriyor. Gerçeğin çok belirgin olmasına rağmen deneyin sonucunda katılımcıların %37’s

Bir Venedikli Kadar Ticaret Yapabilmek ve Tarihi Tabular

Yerli ve yabancı tarihçilerin düşüncesi genel olarak, Türklerin ticarete aristokratik bir küçümseme ile baktıklarına dairdir. “Türklerin prensip olarak ticareti onurlu bulmadıkları, askeri ve idari görevleri tercih ettikleri” öne sürülür. Özellikle yabancı tarihçiler tarafından bu durum yorumlanırken Türklerin dini tercihleri üzerinden akıl yürütülerek çıkarım yapılma yoluna başvurulur. Kâfirlere karşı kibirli tutumun Türkleri bu konuda etkilediğini söylerler. Hz. Muhammed başta olmak üzere pek çok Müslümanın ilk zamanlardan beri Şam ve İran ile ticari faaliyetlerde bulundukları bilinmekte. Ancak Peygamberin ölümünden sonraki devirlerde olayların nasıl geliştiği ve yorumlandığı benim için şu anlık bir muamma.       Okuduğum makaledeki bir kayıt (Venedik'te Bir Ölüm - 1575, Cemal Kafadar) Osmanlı’da Müslümanların tam olarak böyle olmadığına güzel bir örnek oluşturuyor. Venedikli tüccar Giacomo Badoer’in muhasebe defterinde Türk tüccarların faaliyetleri not edilmiş. Yani Türkçe